Şeker Hastalığı

Şeker Hastalığı Nedir?

Şeker hastalığı ya da diyabet; pankreas kaynaklı insülin hormonunun vücutta üretilmiyor olmasından ya da vücudun üretilen insülini kullanamamasından kaynaklanan bir hastalıktır.

Şeker Hastalığı Tipleri Nelerdir?

Diyabetin ara formlarından da söz edilmekle birlikte temel olarak 2 tipi olduğu bilinmektedir.

  • Tip 1 Diyabet: Vücut insülin üretmiyorsa Tip 1 Diyabettir. Diyabet hastalarının yüzde 10’unu oluşturur. Genelde küçük yaşlardan itibaren bu hastalığa yakalanırlar. Vücut hiçbir şekilde insülin üretmediği için insülin takviyesine ihtiyaç duyarlar.
  • Tip 2 Diyabet: Vücut insülin üretiyor ama kullanamıyorsa Tip 2 Diyabettir. Bu hastalıkta vücuttaki insülin rezervi ve aktivitesi zamanla düşüyor. Hasta vücuttaki şekeri enerjiye dönüştüremedikçe açlık hissediyor; ihtiyacı olan gıdadan fazlasını tüketerek fazla kilo alabiliyor. Kilo alan hastaların yağ hücreleri büyüyor ve insülin direnci artıyor. Direnç arttıkça hastalar daha çok acıkıp daha çok kilo alıyor. Bu kısır döngü sonucunda hastanın diyet ve egzersizle iyileşme olasılığı yüzde 5’in altına iniyor.

Şeker Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

İlk görülen belirtiler yüksek kan glukoz düzeylerine doğrudan bağlıdır. Ancak, hastaların bir kısmında yüksek kan şekerine bağlı belirtilerden ziyade, direk organ hasarı (örneğin görme kaybı) bulguları ile diyabet tanısı konulduğu da bilinen bir gerçektir.

Şeker Hastalığı Belirtileri ve Bulguları

Sık idrara çıkma: Normalde böbreklerimiz kan şekeri düzeyi belli bir seviyeye gelinceye kadar bunu filtreleyip, tutar. Ancak, kandaki glukoz düzeyi 160 mg/dl’yi geçtiğinde, glukoz idrara geçmeye başlar. Kandaki şeker miktarı daha da yükselirse, böbrekler kandaki şeker miktarını azaltmaya çalıştığı için su atılımını artırırlar. Böbreklerden çok fazla idrar atıldığı için, diyabeti olan kişilerde idrar hacmi artar (sık ve çok miktarda idrar çıkarma).

Aşırı susama: Aşırı ve yoğunluğu artmış idrar çıkarma aşırı susamaya neden olur.

Beklenmedik kilo kaybı ve açlık hissetme: İdrarla aşırı kalori atıldığı için kişi kilo kaybedebilir. Buna ilaveten, kan şekerinin kontrolsüz yüksekliği keton cisimcikleri adı verilen ve özellikle yağ moleküllerinin yıkımı ile ortaya çıkan maddeler nedeniyle kas yıkımı yaşarlar. Bu durumu telafi etme ihtiyacı ile kişi genellikle açlık hisseder. Sersemlik, halsizlik, bulantı, egzersize tahammülün azalması gibi diğer belirtiler de görülebilir.

Bulanık görme: Kandaki glukoz seviyesi çok yüksek ise vücudun tüm dokularından su çekilir. Bu işlem göz merceğinde de gerçekleşir. Bu sebeple bakılan objelere odaklanılması güçleşir, bulanık ve puslu bir görme ortaya çıkar.

Diyabetik ketoasidoz: Tip 1 diyabeti olan kişilerde insülin üreten pankreas hücrelerinin %90’ından fazlası kalıcı olarak kaybedilmiştir. Belirtiler genellikle ani ve dikkat çekici şekilde başlar. Diyabetik ketoasidoz denilen durum hızla gelişebilir. İnsülin olmadığından birçok hücre kandaki glukozu kullanamaz. Ne var ki, hücrelerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için enerjiye ihtiyaçları vardır ve şeker kullanılamadığında enerji elde etmek için yedek mekanizmalar harekete geçirilir. Bu amaçla yağ hücreleri yıkılır ve keton cisimleri oluşur. Ketonlar hücrelere enerji sağlar; ancak kanın asitlik düzeyini de artırırlar. Bu duruma da ketoasidoz adı verilir. Diyabetik ketoasidozun ilk belirtileri; aşırı susama ve aşırı idrar çıkarma, kilo kaybı, bulantı, kusma, halsizlik ve özellikle çocuklarda karın ağrısıdır. Solunumun derinliği ve hızı artar. Keton bileşikleri nefese de geçtiği için nefeste aseton kokusu ortaya çıkar. Tedavi edilmediğinde koma ve ölüm gelişebilir.

Tip 2 diyabette vücutta insülin üretimi vardır; ancak glukoz kontrolü için yeterli değildir ya da vücutta insüline karşı direnç gelişmiştir. Hastalar uzun yıllar tanı almayabilirler. Belirtiler hafif olup, zaman içinde yavaş bir şekilde ortaya çıkabilir. İdrar çıkışının ve susama hissinin artışı başlangıçta hafiftir. Yavaş bir şekilde belirginleşir.

Kan şekerinin düştüğü dönemler: Diyabetin erken evrelerinde bazen kan şekerinin normalden daha düşük olduğu dönemler görülebildiği gibi; yanlış ilaç ve insülin tedavisinden kaynaklanan nedenlerle de ani kan şekeri düşmesi (hipoglisemi) görülebilir.

Ketonlara bağlı olmayan aşırı kan şekeri yüksekliği: Tip 2 diyabette vücutta insülin var olduğu için uzun süre tedavi edilmediğinde bile genellikle ketoasidoz gelişmez. Öte yandan özellikle stres, enfeksiyon ya da ilaç kullanımı gibi bazı durumlarla karşılaşıldığında, kan şekeri aşırı düzeyde yükselebilir. Vücutta şiddetli su kaybı nedeniyle bilinç bulanıklığı, sersemlik ve nöbetler görülebilir. Genellikle bu aşamaya gelmeden tanı konmuş olur.

Enfeksiyonlara eğilim: Diyabet çeşitli enfeksiyonlara eğilimi artırmaktadır.
Deri, derialtı dokular, kasa yayılan enfeksiyonlar görülebilir. Küçük yaralar ve ülserler, enfeksiyon nedeniyle daha karmaşık ve iyileşmesi zor bir duruma gelebilir. Özellikle ayakta görülen enfeksiyonlar önemlidir.

İdrar yolu enfeksiyonlarına da sık rastlanmaktadır. Bunların başında mesane iltihabı (sistit) gelmektedir. Böbrek iltihabının gelişmesi özellikle önem taşır; çünkü diyabet kontrolünü daha da zorlaştırabilir.

Kaşıntılı deri: Kaşıntı, derinin kuru olmasına, mantar enfeksiyonuna ya da kan dolaşımındaki bir azalmaya bağlı olabilir.

Adetten kesilme: Tip 1 diyabette ergenliğin gecikmesi ve adet görememe durumları görülebilir. Tip 2 diyabette rastlanan insülin direnci de adet düzensizlikleri ile bağlantılıdır.